Boşanma Davalarında Velayet
Boşanma Davalarında Velayet
Halk dilinde velayet davası olarak anılsa da doğru ismi “velayetin değiştirilmesi davası”dır. Velayeti elinde bulundurmayan tarafın, diğer tarafa karşı açacağı davadır. Velayetin hakkının değiştirilmesi için Kanun’da bazı sebepler öngörülmüştür. Bunları incelemeden önce biraz velayet hakkı kavramından bahsedelim.
Velayet Hakkı
Velayet hakkı; anne ve babaların, reşit olmayan çocukları üzerinde sahip olduğu bir hak olduğu gibi, pek çok yükümlülüğü de içinde barındırmaktadır. Çocuğun bakımı, terbiyesi, bedensel-zihinsel-ruhsal gelişimi, eğitimi gibi pek çok konu velayet hakkının kapsamındadır. Velayet hakkı sahibi anne ve babalar, çocuklarına ilişkin kararlarda söz sahibi olurlar. Ancak velayet hakkını kötüye kullanmamalı, her zaman çocuğun üstün menfaatini gözetmelidirler.
Evlilik birliği devam ederken anne ve baba, velayet hakkını birlikte kullanır, çocuklarıyla ilgili ortak karar alırlar.
Anne ve baba evli değilse, çocuğun velayet hakkı anneye aittir.
Eşlerden biri ölmüş ise velayet hakkı, sağ kalan eşe aittir.
Boşanma veya ayrılık durumunda ise velayet hakkı, çocuğun bırakıldığı tarafa aittir.
Boşanma davasında çocuğun velayeti kime verilir?
Boşanma davalarında, taraflar arasında en çok tartışılan konu çocuk veya çocukların kime verileceğidir. Burada tarafların isteklerinden çok, çocuğun üstün yararı göz önünde bulundurulur.
Velayete ilişkin davalar kamu düzenindedir ve re’sen araştırma ilkesi uygulanır, yani hakim, tarafların talepleri ve öne sürdükleri sebepler ile bağlı olmayıp, çocuğun üstün menfaatini gözeterek karar verir.
Velayet konusunda, çocuk bakımından dikkat edilecek ilk husus çocuğun yaşıdır.
0-3 yaş, çocuğun anne bakım ve şefkatine en çok ihtiyaç duyduğu dönem olduğu için bu yaş aralığındaki çocukların velayeti genelde anneye verilir. Ancak annenin çocuğa bakamayacak kadar hasta olması veya çocuk için anne ile beraber kalmasının tehlikeli olacağı çok istisnai durumlarda çocuğun velayeti babaya bırakılır.
3-7 yaş aralığı çocuğun biraz daha büyüyüp iletişim kurabildiği, tek başına ihtiyaçlarını giderebilmeye başladığı bir dönemdir. Bu yaş grubundaki çocukların velayeti de yine yukarıda belirttiğimiz istisnai durumlar haricinde genelde anneye bırakılır.
Okul çağındaki çocukların velayeti konusunda karar verilirken genelde tarafların ekonomik durumları, hangi tarafın çocuğa daha iyi bir yetişme ortamı ve eğitim olanakları sunabileceği göz önünde bulundurulur. Burada amaç, çocuğun geleceğini olabildiğince güvenceye almak, çocuğun lehine olacak şekilde karar vermektir.
Hakimler, Boşanma Davalarında Velayet konusunda karar verirken sosyal çalışmacılardan sosyal inceleme raporu düzenlemesini talep ederler. Rapor hazırlanırken hem çocuğun yetiştiği ortam ve okulu ziyaret edilir, hem de çocuk ve yakın çevresi(öğretmenleri, ebeveynleri) ile görüşülür. Genelde bu rapor sonucuna göre velayete karar verilir.
Velayete karar verilirken çocuğa sorulur mu?
Yargıtay kararlarına göre özel durumların dışında çocuğun idrak yaşı 8 yaş ve üstüdür. 8 yaş ve üstü çocukların velayetine karar verilirken, mutlaka çocuğa sorulmalıdır. Çocuğun fikri alınmadan velayete, velayetin değiştirilmesine karar verilemez.
Çocuğun ifade edeceği görüş, kendi menfaatleri ile çatışmıyorsa genelde çocuğun isteğine göre karar verilir.
Ortak velayete karar verilebilir mi?
Ortak velayet, çocuğun velayet hakkı kapsamına giren hak ve yetkilerde anne ve babanın ortak karar almasıdır. Örneğin; çocuğun gideceği okulun, anne ve baba tarafından birlikte seçilmesi.
Ortak velayet kavramı, genelde yabancı mahkeme kararlarında yer almasına karşın, yakın zamana kadar Yargıtay tarafından kabul edilmiyordu ve bu sebeple Türkiye’de uygulanmıyordu. Ancak Yargıtay karar değiştirerek, ortak velayetin Türk kamu düzenine aykırılık teşkil etmediğine karar verdi ve böylece ortak velayet uygulamasının ülkemizde de yolu açılmış oldu.
Artık çocuğun üstün menfaatine uygun olduğu ve tarafların, velayet hakkının yetki ve sorumluluklarını birlikte yerine getirme konusunda anlaştıkları durumlarda ortak velayete karar verilebilmektedir. Ortak velayet, taraflar arasındaki anlaşmazlıkları ve gerilimi de azaltmaktadır.
Ancak boşanma davalarında her daim müvekkillerime söylediğim gibi her ne olursa olsun, taraflar arasındaki gerginlikler çocuğa yansıtılmamalı, velayet hakkı, karşı tarafa karşı bir koz olarak kullanılmamalıdır. Taraflar boşanmış olsa bile çocuğun anne ve babası olmaya devam etmektedirler. Bu sebeple velayet hakkı kimde olursa olsun; çocuğun bakımı, eğitimi, masrafları ve tüm bunların ötesinde çocuğun mutluluğu ve huzurundan her daim ortak sorumludurlar.